Pazar, 23 Mart 2008 10:31
Marka Yaratmadan Asla!
Bir süreden beri geleceği beklenen ekonomik durgunluk kapıyı çaldı. Bundan böyle alıcıların alacakları mal veya hizmet için pazarlık ederken fiyatı ön plana çekmesi hiç de şaşırtıcı olmayacaktır. Ekonomik yavaşlama yaşanan piyasalarda arzın talebe göre fazla kalmasıyla firmalar öncelikle kampanyalara başlayacaklar sonra da fiyatlarını düşürüp sayılı miktardaki müşterinin kendilerinin malını veya hizmetini seçmesi için amansızsa savaşacaklardır. Fiyatı düşüren firma malını veya hizmetini daha ucuza üretmeye gayret edecek, bunun için bir taraftan verimliliğini arttırırken diğer yandan da masraflarını kısacaktır. Tabi böyle bir durumda ürününü ucuza mâl ederek mücadele edeceklerin ayakta kalması bir hayli zor olacaktır. Zira ucuz üretilip ucuz satılmaya gayret edilen ürünleri üretecek başkaları da sürekli olarak ortaya çıkacaktır. Bu hususta Çin tam manasıyla bir vaka olarak karşımızda duruyor. Ne üretmek istiyorsanız Çin’de daha ucuzunu bulmak mümkün. Dünyada açlık sınırında yaşayan milyonlarca kişi var. Bunlar olduğu sürece Çin’den sonra da başkalarının ortaya çıkıp üretimde maliyetleri aşağıya düşürmesi kaçınılmaz olacaktır.
Hal böyleyken yapılması gereken öncelikli iş global piyasalarda bir marka yaratmak ve böylece ürünün fiyatını arttırmaktır. Bir marka olabilmenin temelinde ise iyi ve kaliteli bir ürüne sahip olmak yatmaktadır. Yani öncelikle ürünün müşterilerin beklentilerini karşılıyor olması gerekmektedir. Müşterinin ihtiyacını karşılamak için öncelikle müşteri ile yaptığı iş kusursuzca analiz edilmeli ve ürün buna göre yaratılmalıdır.
Markalaşırken ürünün kalitesinden taviz verilmemelidir. Bunun için tasarımdan üretime, üretimden satış sonrasına kadar her kademede kaliteye odaklanılmalıdır. Kaliteye odaklanmadan marka yaratmak mümkün değildir.
Marka yaratırken kaliteli ürününe ilaveten rakiplere karşı da rekabet üstünlüğü yaratmak gerekir. Rekabet üstünlüğü yeni teknolojiler, bilişim, satış öncesi ve sonrası servis, vb konularda işi daha iyi ve verimli yaparak kazanılır. Eğer firma kalıcı üstünlük sağlayamıyorsa bu takdirde markalaşma sürecini gözden geçirmeli, gerekirse farklı konulara veya endüstrilere yönelmelidir.
Rekabetin çılgınca yaşandığı ortamlarda ayakta kalabilmek için pazar dinamiklerinin ve sektör analizlerinin kusursuzca yapılması zaruridir. Müşterinin kral olduğu bir dönemde müşteri ihtiyaçlarının tespiti ve buna göre çözümler üretilmesi gerekmektedir. Bunun için pazarlama ekiplerine büyük iş düşmektedir. Artık global pazarlarda pazarlamanın lokomotif olarak görev yapması ve firmayı her yönüyle taşıması lazımdır.
Sonuç olarak, rekabetin yaşandığı pazarlarda markalaşmadan ayakta kalmak; pazarlama yapmadan da marka yaratmak mümkün değildir.
Yorum Ekle
Arama
Ayhan Dayoğlu’nun “Potansiyelini Kullan / Servis Yöneticisinin Başarı Rehberi” isimli kitabı OYDER (Otomotiv Yetkili Satıcılar Derneği) tarafından yayınlandı.
